Bu ifade, sıklıkla yanlışlıkla Platon (Eflatun) veya başka ünlü düşünürlere atfedilen, ancak gerçekte net bir kaynağı olmayan bir sözdür. Ancak bu ifadenin özünde, siyaset ve yönetimle ilgilenmeyen veya bu konularda aktif olmayan bireylerin, belki de daha az bilgili veya yetenekli kişilerce yönetilme riski taşıdığına dair bir uyarı bulunmaktadır.
Bu söz, bireylerin toplumsal ve politik sorumlulukları olduğu fikrini yansıtmaktadır. Eğer bir birey toplumsal ve politik meselelerde aktif bir rol almayı reddederse, bu durum daha az yetenekli veya etik olmayan kişilerin iktidara gelmesine olanak tanıyabilir. Bu da bireyin ve toplumun çıkarlarına zarar verebilir.
Kısacası, bu ifade siyasi apatinin potansiyel tehlikelerine dikkat çekmekte ve bireyleri toplumlarına ve yönetimlerine aktif bir şekilde katılmaya teşvik etmektedir.
Bu ifade, demokratik toplumlar için özellikle önemlidir. Demokratik sistemler, bireylerin katılımına dayanır. Eğer bireyler siyasetle ilgilenmezlerse, bu durum demokrasinin sağlıklı işlemesini zorlaştırabilir. Pasif vatandaşlar, demokratik sürecin bozulmasına veya kötüye kullanılmasına olanak tanıyabilirler.
Ayrıca, bireylerin siyasetle ilgilenmemesi veya aktif olmaması, siyasetin sadece belirli bir grup insanın işi olduğu yanılgısını yaratır. Bu durum, elitizme veya sadece belirli kesimlerin çıkarlarını temsil eden yönetimlere yol açabilir. Bu nedenle, siyasetin sadece politikacıların veya belirli kesimlerin işi olmadığı, tüm bireylerin toplumsal sorumluluğu olduğu fikri vurgulanmaktadır.
Bununla birlikte, bu ifade aynı zamanda bireylerin bilinçli, bilgili ve eleştirel düşünen vatandaşlar olmalarının önemini de vurgular. Siyasetle uğraşmanın sadece oy vermekle sınırlı olmadığı, aynı zamanda bilgili bir şekilde politikaları ve yöneticileri değerlendirmek, eleştirmek ve alternatif çözümler sunmak anlamına geldiği unutulmamalıdır.
Son olarak, bu ifade, bireylerin toplumlarına katkıda bulunma ve onları daha iyi bir yer haline getirme kapasitesine sahip olduklarını hatırlatır. Siyasetle aktif bir şekilde ilgilenmek, bireylerin toplumsal değişim yaratma gücüne sahip olduklarını gösterir. Bu nedenle, bireylerin sadece kendi yaşamlarını değil, aynı zamanda toplumlarını da şekillendirme sorumluluğu vardır.